22 Ağustos 2017 Salı

KİTAP OKUMAK İYİ BİR ŞEY DEĞİL!

“Bugün yaşımdan yorgunum”diye başlamıştı Erdem Beyazıt. Ben de yorgunum biraz. Çaresiz bir hastalığa tutulmuşum gibi histerik ataklarım var. Vakitler hem salyangoz gibi ağır hem de dört nala koşan bir at gibi hızına yetişilmez oluyor böyle olduğumda. Girift düşüncelerle boğuluyorum. Dertsiz başıma dert açıyorum derdim varmış gibi. Derdim var, var elbet ama derdimden utanıyorum. Dünyada savaş var, açlık var, çocuklar ölüyor ve ben çok derdim var diye hayıflanıyorum. Yok benim derdim falan. En büyük derdim benliğim.  Kendinden yorulur mu insan diyorlar. Niye yorulmasın, yorulur elbet. Kendiyle kavgaya tutuşan herkes kendinden usanır. Yorgunum evet, kendimi yoruyorum çünkü. Herkese kendinden kaçma fırsatı verilseydi keşke, en azından bana verilseydi de dışarıdan görseydim şu mendebur, hiçbir şeyi beğenmeyen, çok bilmiş hallerimi. Bıktım ne varsa üzerime yapışan geçmişten gelen kötümser hislerimden. Herkes benden bir şeyler bekliyor. Peki ben kendimden ne bekliyorum? Ne istiyorum bu heriften? Ben bu içimdeki adamdan ne hissediyorsa söylemesini, gerekirse rest çekmesini ama ne olursa olsun kendinden ödün vermemesini istiyorum. Ama nerdeee? İçim çürüdü benim yaşım 30 olmadan mezara girmeden çürüdüm. İflah olmam gayrı ben. Yazık oldu be çok yazık. Bir gün ölünce ardımdan ne diyeceklerini merak etmiyorum; çünkü biliyorum: Yazık oldu çok yazık!