14 Aralık 2011 Çarşamba

ÖYLE BİR ZAMAN...

Öyle bir zaman olmalı ki bende oturup sana şiirler yazmalıyım. Öyle bir zaman olmalı ki kaygısız sadece seni düşünebildiğim… şimdi oturup sana şiirler yazasım, böyle şeyler karalayasım var. Biliyorum ki uzun uzadıya bir şeyler karalasam sana vakit öyle hızla akacak ki saatler koşarak sabaha varacak. Hiç sabah olmasa ya da ne bileyim sabah olsa da kaygım olmasa hiç mesela. Neler neler dökülür de parmaklarımdan hiç durmadan yazmaktan kendim bile şaşar kalırım yazdıklarıma.
Sana öyle oturup bir şiir yazasım var öyle kısa olmayan ama uzadıkça da insanı sıkmayan. Okuyanın keşke hiç bitmese dediği bir şiir olmalı bu. Ki seni anlatan bir destan olsa yazdığım yine de bitmesinden korkarım. Seni sığdıramam kalemime, dilimden çıkan her iltifat bazen sönük kalır seni gördüğüm anda. Ki her zaman senin yanında bir anlamı kalmaz sözlerimin, senin yanında varlığımdan utanırım sönük bir yıldız gibi, senin yanında öyle bir şey olur ki bana ben bende olmam çoğu zaman. Gider dökerim içimde ne varsa karanlıkta kalmış kokuşmuş senden önceki bana. Senden önceleri neydim hatırlamıyorum bile; ara ara yazdığım şiirlere bakıyorum senden önceki ve gülüyorum bazen ben neymişim diye. Sonra sen geliyorsun aklıma ya da sen yanımdasın o sıra diyorum ki içimden “Allah’ım beni bu mutlulukla al yanına, sorulan sorulara cevabım olsun yanında. İsyanımı hoş gör ondan önceki bilmedim ya Rabbim senin bana vermeyi planladığın hediyenin bu yaşımda geleceğini. Huzurumu da daim kıl ki huzurumla yaşayan gönlümdeki o meleği üzmesin bu günahkar ve bir o kadar tövbekar bu Emrah kulun. Allah’ım sana dönük olmasa da yüzüm, başım değmese de secdeye, boynum kıldan incedir senin takdirinde ve Allah’ım beni eski ben eyleme. Ey Alemlerin Rabbi olan Allah’ım sen bilirsin ne saklıdır içimizde, eğer ki ben kendimde bilmediğim bir duygu taşıyorsam ona karşı benden çek al sen onu En Sevgili’nin kalbinden çıkardığın gibi kapkara koyuluğu.”
Ey sevgili,
Seni sevmek değil benim nimetim senin beni sevmendir benim en büyük nimetim. Sen ki bensin. Bedenlerimiz ayrıdır belki ama bilirim ki aynı yürek yaşatır ikimizi. Benim ruhum sende barınır her atışında kalbimin ve senin yüreğindir atan ortasında göğüs kafesimin.

BAZEN... KORKUYORUM...

 "Neden beni kaybetmekten korkuyorsun demiştin, gördün mü şimdi neden?"

Bazen ne yapacağımı bilemediğim bir an geliyor ki elim ayağım birbirine dolanıyor, dilim tutulup kalıyor, bakışlarım yere odaklanıyor. Gözlerine bile bakamıyorum. Bazen öyle bir an geliyor ki gelen geçenden ziyade kalanlar acıtıyor canımı. Canının sıkkınlığı benimde canımı sıkıyor, düşen yüzün beni düşürüyor önüme çıkan her uçurumdan. Ayağım taşa her takıldığında tökezliyorum, normal zamanda beni titretmeyecek rüzgâr içimi donduruyor. Bazen bazen seni kendime benzetmekten korkuyorum. Bana benzeyip her şeyi boşlamandan, hiçbir şeyi kafaya takmamandan korkuyorum. Seni kırmaktan, seni üzmekten, seni kızdırmaktan ölüm gibi korkuyorum. Korkuyorum işte senin saçını uçuşturan rüzgârın beni bir kor gibi kasıp kavurmasından. Gözünden düşen bir damlanın beni boğmasından… Öleceğimden korkmuyorum, ölüp seni üzeceğimden korkuyorum. Kendimden o kadar eminim ki senin bir gün gitmenden korkuyorum. Sensiz kalmaktan, sensiz yine sessizliğe bürünmekten, tekrar döner gelirsin diye dünyaya küsmekten korkuyorum.
Ama bütün korkularım bir yana, sen olan benliğimin yitip gitmesinden korkuyorum.