28 Mart 2016 Pazartesi

MEZAR TAŞI

Gün gelir silinir adım benim de
Ölüm benim de kapıma dayanır
Dostlarım peşim sıra gelir kabrime
Adım bayramdan bayrama anılır

DOKUNMASIN

Git o ruhsuz dünyaya
Ben yaşarım kendi ruhumla
Git, bakma arkana

TERK EDİP GİDİŞİNE

Çok özlemiştim halbuki ben onu.Sonunda kavuştum. Neden içinde olur olmaz duygular barındırıyor ki? Neden hep negatif olmak zorunda ki. Ona değer verdiğimi her fırsatta dile getirmeme rağmen, telefonda bu değeri göstermediğimi nasıl hissedebiliyor? Her konuşmamızda onu özlediğimi kavuşunca neler yapacağımı anlatmama rağmen soğuk olduğumu, yanında olduğum gibi davranmadığımı da nereden çıkarıyor? Neden benden  sıkılıp bıkacağından korkuyor. Ben onun beni terk etmesinden korkarken bana böyle bir şey olmayacağını söylerken yalan mı söyledi bana? Yine de ondan vazgeçmek bende olmayan bir duygu. O gitmek istemedikçe ben bırakmayacağım ama gitmek isterse önüne set olmam.

(17 Eylül 2012 tarihinde kaleme alınmış bir iç geçirmedir.)

26 Mart 2016 Cumartesi

YANSIZ

Bütün sevdalar yansızdır
Bütün sevdalar imkansız.

(Aşk içinde verilen bütün sözler unutulur, gidenler bütün sözlerini unutarak seni yıka yıka giderler. Verilmedik söylenmedik söz yok tutabilene aşk olsun.)

GÜL-BÜLBÜL

Bülbül aşık olmuş bir güle
Yoluna düşmüş kah ağlaya kah güle
Ötmüş de her gün başucunda gülün
Vuslatı geçmiş şahit olmamış gülün güldüğünün.

Ey bülbül kolay mı sandın sevmek
Zordur elbet aşkın üstesinden gelmek
Her gün bir azaptır atılır gönlüne düğüm
Kolay değildir elbet meftunu olmak bir gülün.

(7 Mart 2010 tarihinde yazılmıştır.)

ÖYLE BİR AN

Öyle bir an olmalı ki elimde
Sana dair sözler biriktirebileyim
Öyle bir an olmalı ki bende
Gizlim kalmasın sana karşı heybemde
Sen öylesine saf ve temizken
Ben de temizleneyim zaman varken
Sen öylesine bakarken gözlerime derinden
Sana seni anlatacak söz dökülmez dilimden
Özlemin midir beni böyle divane eden
Yoksa aşkım yeter mi buna
Sözlerin mi beni alıp alıp götüren
Yoksa gözlerinde okuduklarım kafi mi buna
Öyle bir zaman olmalı ki ey sevgili
Öyle kaygısız sevmeliyim seni
Öyle bir an gelmeli ki bir gün
Etrafı aydınlatmalı o tertemiz gülüşün.

(12 Aralık 2012 tarihinde yine bir ders saatinde sıkıntıdan karalanan bir şiirimsi daha.)

MADEM Kİ

Madem ki gün gelince gideceğiz bu dünyadan
Öyleyse senle geçsin ömrümden geriye kalan
Bırak tasayı, derdi, gamı bir yana
Sadece duralım ve yaşayalım yan yana
Demek ki anlamı yaşamın mutlu olmak
Nedendir her şeyi kafaya takıp ağlamak
Ey sevgili gel bırak ne varsa geçmişte
Gelecek bizimdir tut elimden erelim saadete
Canımın canı efendim gel etme bana
Cefan da sefan da nimettir senden bu kula.

(12 Aralık 2012 tarihinde dersten sıkılan şair bozuntusunun karalamasıdır.)

21 Mart 2016 Pazartesi

ÇELİŞKİ

Geldi geçti bir hayaldi gözümüzde canlanan
Boşunaymış her gece uğruna verilen binlerce can
Bir hevesti gönlümün sahilinden lodos gibi geçti
Her nefes alış verişim bitirdi içimdeki sevgiyi.

Ne hayaldi ne gelip geçici bir heves içimdeki 
Bir kuru sevdaydı ve ölesiye bir sevgi
Her sigara dumanıyla havaya verdim zehrini
Her fani kul tatsın ve çeksin çilesini.

(4 mart 2009 tarihinde yazılmış çelişki içeren bir şiirdir Sezen Aksu'nun gitme şarkısı gibi. Öyle işte bu kadar olsun bunun açıklaması da.)

17 Mart 2016 Perşembe

YOR, KIR, KANAT, SINA

Yor beni kır kanat benliğimi
Senden gelecekse gelsin ne varsa
Kötü namına keder namına
Yokuşlarda sına beni, çölde susuz bırak
Bırak bakalım isyan edecek miyim?
Bırak bakalım bir gün bıkıp
Yeter ulan diyecek miyim?

11 Mart 2016 Cuma

SEVDA ÜZERİNE

Herkes bir sevdaya bedellenmiştir ve herkes bir dilek dilemiştir aşka ve sevdaya dair. İnsan sevdi mi gözü görmez olur kimseyi onun için artık sevdiği vardır ve sadece o yaşar dünyasında haddinden fazla sevgi besler ona bilmez ki bir gün hiçbir şey yokken gideceğini. Sevmek yürek ister seven sevilmeyecek ki daha çok sevsin yanacak ki pişsin sev karşılık bekleme.

Ne sevdalardan dem vurulur ne canlardan vazgeçilir ama biri çıkar ki sana bin can verdirir çıkmaya çıkar ama yanaşmaz bazen sana. Her gece ömründen ömür gider her gece uykuların kör karanlıklara teslim olur da bir sevgi tebessümü fazla gelir ona ne seversin ne sevmezsin ne vazgeçersin ne de boş verirsin sadece yandığınla kalırsın.

Geç gülüm sevda sokağı taşındı buradan
Aya merdiven kur belki görürsün oradan.

(12 Haziran 2008 tarihinde yazılmış bir yazıdır.)

AŞK ÜZERİNE

Seveceksin aşk denen ateşte pişeceksin
Gideceksin elbet sevmeye küseceksin.

Geceler uzun mu uzun
Geçmez boğulmadan dumana
Aşk öyle bir şey ki sürmez uzun
Sevginin karşılığı olunca.

(12 Mart 2007 tarihli birşiir denemesi daha.)

"SENİ SEVİYORUM" DEMEYECEĞİM

‘’Seni seviyorum’’ demeyeceğim artık
Artık ne seni düşüneceğim
Ne de hayaller kuracağım
Sana dair
Sadece ben kalacağım
Bir de yüreğim kalacak
Terk edilmiş yalnızlıkların uçurumunda
Oturup ayaklarımı sallayacağım ölüme
Ve ben artık ‘’ seni seviyorum’’ demeyeceğim
‘’Seni seviyorum’’ demeyeceğim
Kör karanlıkların bağrına koşarken
Adını kullanmayacağım artık
Her bir ‘’of’’un ardından
Sessiz bir gecede, yıldızların yoldaşlığında
Ardıma bakmadan gideceğim
Ve ben artık ‘’seni seviyorum’’ demeyeceğim
Seni ……………..

(30 Nisan 2007 tarihinde yazılmış bir şiirimsi daha.)

BEN ÖLÜYORUM DEMEKTİR

Gözyaşların tane tane düşerken gözünden
Toprak incinir ben incinirim
Korkarım hep sessiz yürüyüşünden
Sessiz yürüyüşün ölümdür ben bilirim

Her adımın sessizse eğer
Ben gidiyorum demektir
Bak nasıl da yavaş geçer
Sensiz kaldığım geceler

Bir damla da ben olsam
İnci tanesi gözlerinde
Ben de düşsem toprağa yok olsam
Bir zakkum biter yeryüzünde

Sevgili her anın heyecanı
Hiç değişmedi yıllardır aynı
Beni senden kara gözlerin ayırdı
Ağladığında düştüğüm yer topraktı

Aheste adımlarındır yüreğimi yakan
Her adımın bir yok oluş gelir
Son vapurdur limandan kalkan
Ben artık ölüyorum demektir.

(22 Mart 2007 tarihinde yazılmış bir şiirimsi daha.)

BİR CILIZ OĞLAN

"Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce."
                                            Attila İlhan

‘’Bir cılız oğlan sevmişti beni’’ de
‘’Fakat ben başkasını…’’
Bir gün sorarlar da ‘’pişman mısın?’’ derlerse
Sakın ha pişmanım deme
Olur da pişmanlık duyarsan
Ağlamaya kalkma sakın
Gerçi pişman olmazsın ya olsun
‘’Bir cılız oğlan’’ de benim için
Adım önemsizmiş gibi davran
‘’Neydi adı?’’ diye düşünme
Sen yine de ‘’bir cılız oğlan’’ de
‘’Bir cılız oğlan sevmişti beni’’ de
Sevilmek güzeldir aklında bulunsun
Cılız mılız biri sevmiş ya…
‘’ bir cılız oğlancık’’ de ara sıra
Hani sorarlarsa ’’sevildin mi’’ diye
Belki başkasının adını söylersin
Olsun ama ara da sıra da
‘’Bir cılız oğlan’’ de
Ben o zaman yanına gelirim
Belki de seni yine isterim
Sen varmaya razı olmazsan
Başım önde geldiğim gibi giderim.

(17 Şubat 2006 tarihinde yazılmıştır. Oldum olası bedenimin zayıflığı başkalarına da bana da dert olmuştur. Alamadığım kiloların müsebbibi olmadığım bilinsin isterim. Yapısal bir şeyi maalesef sonradan çok fazla değiştiremiyorsunuz bu da böyle biline diyerekten bu notu da bitiriyorum.)

BİR OTOBÜS ŞİİRİ

Bir geçmişin izi kalsın
Alnımın ortasında
Şakaklarımda adın atsın.
Her an salyangozdur
Geçmez hiçbir saniye
Saatler uzar yollarda
Senden uzak diyarlarda
Aslında bir adın kalmalı
Geçmişten bana tek hatıra.
Her ne olursa olsun
Yaşanmış ne varsa geride
Hiçbir şey kalmasın aklında
Bırak her şey akışında gitsin
Sen sadece bakmakla yetinmelisin
Ve hiç düşünme
Ne olmuş ne olacak diye
Zaten kader oyununu oynayacak
Sen istesen de istemesen de
Neyse ki kolay senin için her şey
Unutursun bir-iki güne
Lakin ben unutmam
Unutup geçse de zaman bile
Ben unutmam unutamam
Hiçbir şey olmamış gibi yapamam
Bilirsin deliyimdir
Bazen bir gülüşe vurulurum
Ama bir “ben” uğruna dünyayı yakamam
Bilirsin sevmem ben beni
Seven hiç olmadı zaten beni
Deliyimdir ben bilirsin
Aslında bildiğini sanırsın ama bilmezsin
Her gece uykusuz kalışımdan bihabersin
Ama ben duyarım uzaklardan her şeyi
Aklımı bir aşka mahkûm etmişim
Bir ucubeyim yeryüzünde
Şimdi aklım tahliye oldu
Lakin bu sefer kalbim mahkûm
Sensizliğin yok oluşunda
Bilmiyorum ne zaman biter
Bu deli fırtına
Ne zaman gelir bahar
Ama artık biliyorum
Her gece karanlıktır fakat yerini
Aydınlık bir sabaha bırakır.

(Bu şiirimsi manzum yazının yazılma tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ama bir bayram arefesinde memlekete giderken vakit ikindiye dayanmışken yazıldığı not edilmiş yazıldığı not kağıdının köşesine.)

A-R-S-İ- 3

Ey yirmi dört baharımın tek gülü
Ben seni severek çürüttüm ömrümü
Rüzgarların şarkısıyla serpildi büyüdü
Uğruna kanımı akıttığım o kan gülü.


(18 Kasım 2007 yılında yazılmış yine yazılma düzeni sebebiyle biraz uğraştırmış bir şiirimsidir.)

KADERİM

Aslına varamamış kerem edip
Hep ölmek gerek deyip
Yaşamamış dünyada neşelenip.
Hadi dediğinde bu sefer olacak
Her kalkışında itilip
Kalktığı yere tekrar oturacak.

(24 Mart 2010 tarihinde yazılan bu şiirin başlangıcı bu değil aslında. Şiirin başlangıcı Mart 19 dedi/ bir sefil dünyaya geldi şeklinde olup saçma görüldüğü için çıkarılmıştır.)

SAKLI GÜNAH

“ölüm gelince kapıma
Aldırış etmem
Ölsem de tek başıma
Dosta sitem etmem.”
Her gün beklenen ecel
Göründüğü zaman gözüme
Bakmadan bugünden geriye
Verilecek artık gereken bedel.
Bir sala okunacak o gün
Diyeceğim “işte kutlu gün bugün!”
Adımı söyleyecek hoca efendi
“bir sefil dünyadan geçti.”
Haydi yolculuk vakti tamam
Kaldırın beni artık kalmam.
Mezarda melekler deyince “Emrah”
Kalmayacak artık hiçbir saklı günah!

(1 Nisan 2010 tarihinde yazılmıştır.Bir ara artık ne kadar daralmışsam yazdığım her şey ölümden bahsediyor. O zaman ne oldu da böyle şeyler yazdım hiç hatırlamıyorum ama iyi bunalımdaymışım. Cahit Sıtkı bile bu kadar yazmamıştır herhalde.)

BAŞTAN AYAĞA HÜZÜN

Son günlerde taktım kafama
Ölüm denen sonsuz nesneyi
Hayal edemiyorum Azrail’i
Öylece gideceğim mezara.

Herhalde gelince ecelim
Öylece yığılacak bedenim
Öder giderim sevdalarıma
Borç namına üstüme ne kaldıysa.

Helal etsinler haklarını
Eğer bir anlık üzdüysem onları
Ben onlardan da çok üzüldüm
Olsun ben zaten baştan sona hep hüzündüm.

(30 mart 2010 tarihinde yazılmıştır. Bakmayın her şiirde her yazıda ölümden dem vurulduğuna Cahit Sıtkı'ya koyduğum hastalık sebebiyledir ki hastalığımız korkudur ölümden. Seneler evvel dediğin bir söz var "Ölümden en çok bahsedenler ondan en çok korkanlardır.")

DÜNYA

Dünya bir oyun sahnesi ise eğer
Hayat bir tiyatrodur elbet
İnsan da oyuncudur bu sahnede
Tanrı da yönetmen olsa gerek.
Bu yönetmen biraz farklıdır
Kızar biraz, cezalandırır insanı
Söylemez ama insana nasıl oynayacağını.
Herkes doğaçlama yaşar hayatını
İşte bundandır cennetle cehennemin olmaklığı
Ve günü gelince oyun biter
Herkes sahneden çekilir gider.

(Nisan 2010 tarihinde yazılmıştır. Sanırım Kenan Işık'ın sunduğu bir programın başlangıcında söylediği sözdür "dünya bir oyun sahnesidir" bu söz olsa gerek ilham kaynağı.)

A-R-S-İ- 2

بتول

Ben ki sadece sana divaneyim
Elem değil senle bulduğum
Takatimsin sensin tutan elim
Ülfet-i canımsın huzur bulduğum
Lâlezarımsın gönlümde kurduğum.

Bakma yüzüme öyle durgun ve vurgun
Elbet göğsümde çırpınan şu yürek kuşum
Tek sana aşina, tek sana meftun
Üstümde senden kalan bir tek kokun
Lütfundur saçıma, tenime her dokunuşun.

(Kasım 2011 yılında yazması pek de kolay olmayan bir tarz olduğu için uzun uzadıya düşünülerek yazılmıştır.)

10 Mart 2016 Perşembe

UYKULARDA SEVMEK

Bir güne uyanalım seninle
Ne keder olsun ne de yağmur
Bir geceye uyuyalım ki
Öyle olsun uyanışı.
Öyleyse sevgili
Bir geceye uyumalı seninle
Huzur dolu, ve bir  o kadar
Muhteşem.
Hadi öyleyse sokul yanıma
Koy başını göğsüme
Sessiz iniş kalkışını dinle
Atan kalbimin nefesini de.
Uyu öylece
Ben uyumasam da olur
Yani ki şöyle diyeyim
Ben seninle zaten uykudayım
Nasıl düştüğümü bilmesem de
Şu sevi derdine
-ki çok da umrumda değil
Yamacımda sen oldukça-
Zira sen varsın gecede
Güneşte yıldızda ayda
Yani ki sen aydınlatırsın beni
Günüm günündür
İyiyse iyi
Kötüyse kötü
Hastaysan ben de hasta sayılırım
Yorgunsan ben de yorgun olurum
Sevgili sen çünkü aynamsın benim
Ben neysem osundur sen
Yani ki aynıyız senle be güzelim
Aynıyız da farklıyız sanki
Sen gülersin ağladıktan sonra
Ben hüzünlü kalırım sen ağladığında
Zira güzellik, aklım sana hep takıntılı
Gözündeki yaş da takılır aklıma
Dilindeki söz de
Neyse be güzellik
Benden bu kadar olsun
Daha çok söz olacak elbet
Seni sana anlatmaya
Ama yeter bu gecelik
Uyumak gerek
Uzaktasın ya hani
Rüyada seni görmek gerek
Seni görüp de hasretimizi
Az da olsa avutmak gerek
Yani ki cancazım
Seni uykularda sevip okşamak
Öpmek gerek.

(Mart 2013 tarihinde kaleme deymiştir.)

A-R-S-İ- 1

بتول

Ben ki sana öylesine deli divane
Ellerim ki öylesine teslim sana emrine amade
Tenindir yakıp kül eden beni
Ümidimin, yarınlarımın güzel perisi
Lütfet kurtarma beni kalayım böyle virane…
Bak ki akşam güneşi guruba gark oluyor
Elem sen ve benden hep uzakta
Tüm kalpler sayende sevginle aydınlanıyor
Üstümüze yıldızlar yorgan olmakta
Lazım değildir kimse gönül bağlı sana.
Bir ben sanırdım sevdaya meyilli
Eğer ki sen de öyleymişsin
Tertemiz ve saf bir sevgili
Ümitlerde değil dibimdeymişsin
Lalezarımın en güzel çiçeğiymişsin.


(Şubat 2012'de kağıda düşmüştür.)

9 Mart 2016 Çarşamba

KENDİME MEZAR TAŞI YAZISINDAN SEÇMELER-2

Sen de gireceksin toprağın kara bağrına
Üç-beş sevdiğin yürüyecek ardın sıra
Şöyle geçecek mahkeme kayıtlarında:
"Tayfun'dan olma Fatma'dan doğma
Ömrün bitti Emrah haydi uğurlar ola!"

-------------------------------------------------

Beş para etmez şiirlerin
Beş para etmez şairiyim
Ölümüm dünyayı titretmez yerinden
Senin için herkes gibi sıradan biriyim.

------------------------------------------------------

Bir ömürdü aşksız geçen
Seven var da nerde sevilen
Aşk boş işmiş fazladanmış hayata
Ben zaten fazlalığım bu dünyada.

(Ne zaman yazdığımı not etmemiş olsam da 2006 ile 2011 yılları arasında bir tarihte yazılmıştır. Son alınan bilgilere göre 19 Mart 2010 tarihinde yazıldığı tespit edilmiştir.)